reklam
reklam
Düşünceleri Özgürleştiren Ses
Zonguldak
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
ZONGULDAK
00:00:00
İkindi vaktine kalan
38,4449 %0.07
43,7172 %-0.11
51,3523 %0.19
Erdoğan ne yapmak istiyor?

Erdoğan ne yapmak istiyor?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İmamoğlu’nun diplomanın iptali kararının ardından gözaltına alınması, Türkiye siyasetinde büyük bir yankı uyandırdı. Bu hamlenin ardında, Erdoğan’ın liderliğindeki iktidarın, İmamoğlu’nu siyasi bir aktör olarak etkisiz hale getirme çabası olduğu yönünde güçlü bir algı var. Stratejik yol haritası ve hedefler, mevcut bilgiler ışığında şu şekilde analiz edilebilir:
Erdoğan’ın temel hedefi, İmamoğlu’nu 2028’de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ya da olası bir erken seçimde rakip olmaktan çıkarmak gibi görünüyor. İmamoğlu, İBB Başkanı olarak 2019’da iki kez seçim zaferi kazanarak Erdoğan’ın siyasi kariyerinde önemli bir yenilgi sembolü haline geldi. Bu nedenle, İmamoğlu’nun yükselen popülaritesi ve muhalefetin potansiyel lideri olarak görülmesi, Erdoğan için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Diplomasının iptali ve gözaltı süreci, hukuki ve idari araçlarla İmamoğlu’nun siyasi kariyerini bitirmeyi amaçlayan bir hamle olarak yorumlanabilir.
Strateji yol haritası şu adımlardan oluşuyor olabilir:
Hukuki Engellerle Adaylığını Önleme: Diplomasının iptali, Türkiye’de cumhurbaşkanı adaylığı için gereken “üniversite mezunu olma” şartını ortadan kaldırarak İmamoğlu’nu teknik olarak yarış dışı bırakmayı hedefliyor. Bu, doğrudan yargı eliyle yapılan bir müdahale ve siyasi yasak sürecinin ilk adımı olarak görülebilir.
Gözaltı ve İtibar Zedeleme: Gözaltı operasyonu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “suç örgütü liderliği, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma” gibi ağır ithamlarla İmamoğlu’nu kamuoyu nezdinde kriminalize etmeye çalıştığını gösteriyor. Bu, hem seçmen tabanını demoralize etmeyi hem de İmamoğlu’nun mağduriyetten güç kazanmasının önüne geçmeyi amaçlıyor. Hızlı ve geniş kapsamlı bir operasyonla (100’den fazla kişiyle bağlantılandırılması), meselenin “kişisel” değil “örgütsel” bir suç gibi sunulması hedeflenmiş olabilir.
Muhalefeti Parçalama: CHP’nin 23 Mart’ta yapacağı ön seçimde İmamoğlu’nun tek aday olarak öne çıkması bekleniyordu. Bu hamleyle, muhalefetin liderlik konsolidasyonu engellenerek CHP içinde kaos yaratılmak istenebilir. Erdoğan, İmamoğlu’nun saf dışı kalmasıyla muhalefetin alternatif bir isim etrafında birleşmesini zorlaştırmayı planlıyor olabilir.
Korku İklimi Yaratma: Gözaltılar, ihale dosyaları ve terör ithamları gibi unsurlar, diğer muhalif isimlere ve yerel yöneticilere “sıra size de gelebilir” mesajı vererek caydırıcılık sağlamayı amaçlıyor. Bu, Erdoğan’ın otoritesini pekiştirme ve muhalefeti sindirme stratejisinin bir parçası.
Erdoğan’ın nihai hedefi, İmamoğlu’nu siyaset sahnesinden tamamen silmek ve böylece kendi iktidarını 2028’e kadar uzatma şansını artırmak. Ancak bu hamle, ters tepebilir de. İmamoğlu’nun mağduriyeti, halk nezdinde destek bulabilir ve muhalefeti daha da kenetleyebilir. Dünya basınında “Erdoğan’ın en büyük rakibi gözaltına alındı” şeklinde yankılanan olay, uluslararası baskıyı da artırabilir. Erdoğan’ın stratejisi, kısa vadede kontrolü ele almayı sağlasa da, uzun vadede siyasi gerilimleri ve toplumsal tepkileri körükleyebilir.
Sonuç olarak, bu hamle Erdoğan’ın “İmamoğlu faktörünü” ortadan kaldırma yolunda attığı riskli ama hesaplanmış bir adım. Ancak, Türkiye’nin dinamik siyasi ortamında, bu tür müdahalelerin sonucu her zaman öngörüldüğü gibi olmayabilir.
Peki bu plan tutar mı? Erdoğan genelde tutmayacak bir planı devreye sokmaz; siyasi hamleleri genellikle ince ince hesaplanmış oluyor.Esas hedef CHP’yi bölmek ve önümüzdeki seçimlerde etkisiz hale getirmek olabilir. İmamoğlu’nun gözaltına alınması, diplomasının iptali ve üzerine gelen bu baskı dalgası, CHP’nin 23 Mart’taki kongresini baltalamak için bir zemin hazırlıyor gibi. Kongrenin iptal edilmesi, hatta CHP’nin içindeki farklı kliklerin birbirine düşmesi, partiyi toparlanamaz bir kaosa sürükleyebilir.
CHP’nin parçalanması, Erdoğan için birkaç açıdan altın vuruş demek. Birincisi, İmamoğlu gibi birleştirici bir figürü devre dışı bırakarak muhalefetin liderlik krizine girmesini sağlamak. İkincisi, CHP etrafında şekillenebilecek bir ittifakı (mesela Millet İttifakı’nın yeniden canlanması) imkânsız hale getirmek. Üçüncüsü de, CHP’nin zayıflamasıyla diğer muhalif partilerin (İYİ Parti gibi) kendi başlarına hareket etmek zorunda kalması ve dağınık bir muhalefet tablosu ortaya çıkması. Böylece Erdoğan, AK Parti’nin karşısında ciddi bir rakip olmadan seçime gitmeyi garantileyebilir.
Ama şunu da unutmamak lazım: CHP’nin bu süreçte nasıl tepki vereceği çok kritik. Eğer parti yönetimi ve tabanı bu baskıya karşı birleşip direnç gösterirse, Erdoğan’ın planı ters tepebilir. İmamoğlu’nun mağduriyeti, CHP’yi parçalamak yerine daha güçlü bir dayanışmaya da yol açabilir. Yine de CHP’nin bölünmesi ve ittifak zemininin çökmesi, Erdoğan’ın elini inanılmaz rahatlatır.CHP bu tuzağa düşer mi, yoksa toparlanıp karşı hamle yapabilir mi?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *