

İktidar Neyin Peşinde?
İktidarın mevcut durumu, ekonomik kriz, halktaki memnuniyetsizlik ve 2024 yerel seçimlerindeki yenilgi gibi faktörlerle şekilleniyor. Bu bağlamda, iktidarın stratejilerini birkaç temel hedef ve ihtimal üzerinden okuyabiliriz:
1. İstanbul’u Geri Almak ve İmamoğlu’nu Devre Dışı Bırakmak
Neden? İstanbul, hem ekonomik hem de sembolik olarak Türkiye’nin en kritik noktası. 2019’da İBB’yi kaybetmek, AK Parti için büyük bir prestij kaybıydı. Ekrem İmamoğlu ise hem CHP’nin hem de muhalefetin en güçlü figürlerinden biri olarak iktidarın uykularını kaçırıyor. Onu saf dışı bırakmak, hem İstanbul’u geri almak hem de 2028 (veya erken seçim) için potansiyel bir rakibi yok etmek anlamına geliyor.
Planları:
Hukuki Baskı: İmamoğlu’ya yönelik “sahte diploma” veya “terörle iltisak” gibi suçlamalarla davalar açarak siyasi yasak getirmeye çalışabilirler. Şu anda devam eden davalar, bu stratejinin bir parçası gibi görünüyor. Eğer mahkumiyet kararı çıkarsa, İmamoğlu görevden alınır ve yerine kayyım atanır.
Algı Operasyonu: Medya ve trol ordusuyla İmamoğlu’nu kriminalize ederek halk nezdindeki güvenilirliğini sarsmayı hedefleyebilirler. “CHP = terör” narrativini güçlendirmek için DEM Parti ile ilişkileri abartılı bir şekilde gündeme getirebilirler.
Kayyım Senaryosu: İmamoğlu tutuklanırsa veya görevden alınırsa, İBB’ye kayyım atanmasıyla İstanbul’un kaynakları ve yönetimi yeniden iktidar kontrolüne geçer.
Riskler: Bu hamle, halkta büyük bir öfke dalgası yaratabilir. Özellikle İstanbul’da sokak protestoları patlak verirse, iktidar bu tepkileri bastırmak için sert önlemler almak zorunda kalabilir, bu da uluslararası baskıyı artırır.
2. Muhalefeti Parçalamak ve CHP’yi Küçültmek
Neden? CHP, 2024 yerel seçimlerinde birinci parti olarak çıktı ve ana muhalefet konumunu güçlendirdi. İktidar, CHP’nin bu momentumunu kırmak ve muhalefet ittifakını (özellikle DEM Parti ile bağlarını) dağıtmak istiyor. CHP’yi ana muhalefet koltuğundan düşürmek, iktidarın uzun vadeli kontrolünü garantileyebilir.
Planları:
İç Çatışma Provokasyonu: CHP içinde liderlik kavgası veya taban-yönetim ayrışması yaratmak için İmamoğlu’ya yönelik hamleleri kullanabilirler. Özgür Özel’in henüz tam oturmamış liderliği, bu tür bir kaos için fırsat sunuyor.
DEM Parti ile Çatışma: CHP’nin DEM Parti ile iş birliğini “bölücülük” olarak damgalayıp, milliyetçi seçmeni CHP’den soğutmayı deneyebilirler. Bahçeli’nin Öcalan ve Malazgirt çıkışları, bu algıyı güçlendirmek için bir taktik olabilir.
Belediyelere Operasyon: CHP’li belediyelere (örneğin Beykoz’daki gibi) yönelik soruşturma ve kayyım atamalarıyla hem CHP’nin yerel başarılarını gölgede bırakmak hem de halka “CHP yönetemez” mesajı vermek isteyebilirler.
Riskler: CHP’nin bu baskılara karşı birleşmesi ve halkı mobilize etmesi durumunda, iktidarın planı ters tepebilir. Ayrıca, DEM Parti’yi tamamen dışlamak, Kürt oylarını muhalefete daha fazla yöneltebilir.
3. Erken Seçimle Risk Almak
Neden? Ekonomik kriz derinleşmeden ve halkın öfkesi daha da büyümeden, iktidar bir erken seçimle pozisyonunu sağlamlaştırmayı deneyebilir. Suriye’deki gelişmeler (Esad sonrası “zafer” narratifi) ve yeni anayasa gibi projelerle tabanını motive edebilir.
Planları:
Popülist Hamleler: Emekli maaşlarına zam, asgari ücret artışı veya “dış düşmanlara karşı zafer” gibi söylemlerle halkı yanına çekmeye çalışabilirler.
Seçim Manipülasyonu: YSK üzerindeki etkisini kullanarak seçim sürecini kendi lehine şekillendirebilirler. Ayrıca, muhalefetin aday belirleme sürecini baltalamak için hukuki engeller çıkarabilirler.
Yeni Anayasa: Erdoğan’ın sınırsız adaylık şansını garantileyecek bir anayasa değişikliği için Meclis’te muhalefetten destek arayabilirler. Bahçeli’nin Öcalan çıkışı, bu pazarlığın bir parçası olabilir.
Riskler: Erken seçim, ekonomik tablo bu kadar kötüyken büyük bir kumar. Halkın tepkisi beklenenden sert olursa, iktidar hem Meclis’i hem de Cumhurbaşkanlığını kaybedebilir.
4. Otoriter Rejimi Güçlendirmek
Neden? Eğer seçim kazanma şansı azalır ve kontrol ellerinden kayarsa, iktidar otoriterliği artırarak pozisyonunu korumaya çalışabilir. Bu, “devletin bekası” söylemiyle meşrulaştırılabilir.
Planları:
Sokağı Kontrol: Protestoları bastırmak için güvenlik güçlerini daha fazla devreye sokabilirler. Olağanüstü hal (OHAL) benzeri bir yönetim bile gündeme gelebilir.
Medya ve Yargı Üzerindeki Baskı: Bağımsız medyayı tamamen susturup, yargıyı daha fazla siyasallaştırarak muhalefeti sindirebilirler.
Dış Politika Kartı: Suriye veya başka bir bölgede askeri başarılarla milliyetçi duyguları körükleyip, içerdeki baskıyı gölgede bırakabilirler.
Riskler: Bu yol, uluslararası yaptırımları ve ekonomik çöküşü hızlandırabilir. Ayrıca, halkın direnişi beklenenden büyük olursa, rejim krize girebilir.
İktidar nasıl bir yol izleyecek hep beraber izleyelim.