

Ekrem İmamoğlu’nun Tutuklanması Ne Anlama Geliyor?
Savcılığın açıklamasını adım adım inceleyelim ve ne anlama geldiğini, sürecin nasıl işleyebileceğini, olası hedefleri ve planları detaylı bir şekilde değerlendirelim.
Savcılık Açıklamasının Anlamı
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili iki ayrı suçlama dosyasını kapsıyor: "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçu ve "mali nitelikli suçlar" (örneğin suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet gibi). Açıklamayı parçalara ayırarak anlamını netleştirelim:
"Üzerine atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kuvvetli suç şüphesi bulunmakla birlikte":
Savcılık, İmamoğlu’nun "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçunu işlediğine dair ciddi bir şüphe olduğuna inanıyor. Bu, genellikle PKK/KCK gibi örgütlerle bağlantı iddialarını içerir ve somut delillerle (örneğin iletişim kayıtları, tanık ifadeleri, mali analiz raporları) desteklendiği düşünülüyor. Ancak bu suçlama için henüz bir hüküm verilmedi; sadece şüphe aşamasında.
"Mali nitelikli suçlardan zaten tutuklanmasına karar verildiğinden":
İmamoğlu, ayrı bir soruşturma kapsamında "suç örgütü kurma", "ihaleye fesat karıştırma", "rüşvet alma" gibi mali suçlardan dolayı tutuklanmış durumda. Yani, bu suçlamalar için sulh ceza hakimliği tarafından tutuklama kararı verilmiş ve İmamoğlu şu anda cezaevinde.
"Bu aşamada gerek görülmemekle talebin reddine karar verilmiştir":
Savcılık, "terör örgütüne yardım" suçundan İmamoğlu’nun tutuklanmasını talep etmiş, ancak hakimlik bu talebi reddetmiş. Gerekçe ise, İmamoğlu’nun zaten mali suçlardan tutuklu olması. Yani, hakimlik "Kişi zaten cezaevinde, ikinci bir tutuklama kararı çıkarmaya şu an gerek yok" diyor. Bu, teknik bir karar: Aynı anda iki ayrı suçtan tutuklama çıkarılmasının gereksiz görülmesi.
Özetle: İmamoğlu, mali suçlardan dolayı tutuklu. Terör suçlaması için ise kuvvetli şüphe var, ama bu suçtan ayrıca tutuklama çıkarılmadı çünkü halihazırda cezaevinde. Ancak bu, terör suçlamasının düştüğü anlamına gelmiyor; sadece şu an için ikinci bir tutuklama kararı verilmedi.
Süreç Nasıl İşleyecek?
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) çerçevesinde, bu tür davalarda süreç şu şekilde ilerler:
İtiraz ve Üst Mahkeme Süreci:
Savcılık, "terör örgütüne yardım" suçundan tutuklama talebinin reddine itiraz edebilir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu karara itiraz edeceği yönünde haberler mevcut (örneğin, Sabah ve Hürriyet gibi kaynaklarda bu belirtiliyor). İtiraz, bir üst mahkeme olan sulh ceza hakimliğine ya da ağır ceza mahkemesine gider. Eğer itiraz kabul edilirse, İmamoğlu bu suçtan da ayrıca tutuklanabilir.
İmamoğlu’nun avukatları ise mali suçlardan verilen tutuklama kararına itiraz edebilir. Bu itiraz da üst mahkemeye taşınır. İtirazın kabul edilmesi halinde tahliye mümkün, ancak reddedilirse tutukluluk devam eder.
İddianame Hazırlığı:
Savcılık, her iki dosya için (mali suçlar ve terör suçları) iddianame hazırlayacak. Şu an soruşturma aşamasında olunduğu için henüz resmi bir dava açılmadı. İddianame kabul edilirse, dava ağır ceza mahkemesinde görülecek.
Mali suçlar için iddianame daha hızlı hazırlanabilir, çünkü bu suçlardan tutuklama kararı çıkmış. Terör suçlaması için ise ek delil toplama süreci devam edebilir.
Yargılama Süreci:
Dava açıldığında, İmamoğlu’nun savunması alınacak. Deliller (tanık ifadeleri, MASAK raporları, HTS kayıtları vb.) mahkemede değerlendirilecek.
Tutukluluk durumu, yargılama boyunca her duruşmada gözden geçirilir. CMK’ya göre, ağır ceza suçlarında tutukluluk süresi genellikle 2 yılı aşamaz, ancak terör suçlarında bu süre 5 yıla kadar uzayabilir.
Olası Senaryolar:
Tahliye: Eğer itirazlar başarılı olursa veya deliller yetersiz bulunursa, İmamoğlu tahliye edilebilir ve tutuksuz yargılanır.
Hapis Cezası: Suçlamalar ispatlanırsa, mali suçlar için 5-15 yıl, terör suçları için ise 7,5-15 yıl hapis cezası alabilir. Ancak bu, uzun bir yargılama sürecinin sonucu olur.
Siyasi Yasak: Mahkumiyet durumunda, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Seçim Kanunu gereği İmamoğlu’nun siyasi hakları elinden alınabilir, bu da belediye başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı adaylığını engeller.
Hedef ve Plan Ne Olabilir?
Bu davanın hukuki boyutunun ötesinde, siyasi bir bağlamı da var. Olası hedefleri ve planları şu şekilde değerlendirebiliriz:
Siyasi Engelleme:
İmamoğlu, CHP’nin 2028 cumhurbaşkanlığı seçimleri için güçlü bir adayı olarak görülüyor. Tutuklama ve yargılama süreci, onun siyasi kariyerini baltalamayı hedefliyor olabilir. Eğer mahkumiyet alırsa, seçilme hakkı elinden alınır ve bu, muhalefetin liderlerinden birini devre dışı bırakır.
"Kent uzlaşısı" suçlaması, CHP ile DEM Parti arasındaki işbirliğini kriminalize ederek muhalefet ittifakını zayıflatmayı amaçlıyor gibi görünüyor.
Toplumsal Mesaj:
Hükümet, bu tür yüksek profilli davalarla muhalif kesimlere "dokunulmaz değilsiniz" mesajı verebilir. İmamoğlu’nun tutuklanması, diğer muhalif belediye başkanları ve siyasetçiler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmayı hedefliyor olabilir.
Hukuki ve İdari Kontrol:
İmamoğlu’nun görevden uzaklaştırılması durumunda, İBB’ye kayyım atanabilir. Bu, İstanbul’un yönetimini hükümetin kontrolüne alma planının bir parçası olabilir. Ancak şu an için kayyım atanmadığına dair açıklamalar var.
Kamuoyu Manipülasyonu:
"Terör" ve "yolsuzluk" gibi ağır ithamlar, İmamoğlu’nun halk nezdindeki imajını zedelemeyi amaçlıyor olabilir. Medya üzerinden yürütülen kampanyalarla bu algı güçlendirilmeye çalışılıyor.
Bu karar, İmamoğlu’nun hukuki durumunu şu an için "tutuklu ama terör suçundan değil" şeklinde özetliyor. Ancak savcılığın itirazı ve yargılama süreci, bu tabloyu değiştirebilir. Süreç, hem hukuki hem siyasi açıdan uzun ve çalkantılı olacak gibi görünüyor. Hedef, İmamoğlu’nu siyaset sahnesinden uzaklaştırmak ve muhalefeti zayıflatmak gibi duruyor, ama bu planın başarısı mahkemenin delilleri nasıl değerlendireceğine ve halkın tepkisine bağlı.